YDS

 yds karıştırılan kelimeler listesi  playlist olarak sıralı şekilde  izleyebilirsiniz.  

 

 inghoca   inghoca 


Merhablar. Kelime gruplandırma ve ezberleme üzerine hobi amaçlı 5 yıldır sürdürdüğüm ,  400 saatten fazla zaman harcanarak yapılan bir çalışma sonucu ortaya çıkan  kendi özgün   excel kelime listemi  Ücretsiz olarak  tüm YDS- Yökdil LKS- Dil  ve benzeri sınavlara girecek arkadaşlarla paylaşıyorum.

Dil sınavlarında kaçırdığınız bir tane kelime kalmasın!

Çalışmayı yaparken

- En çok kullanılan kelimeler listeleri..

- Geçmiş yıllardaki sınavlarda   çıkan kelimeler

- Çeşitli kaynaklar..

- Sözlük taraması halen devam ediyor ve setlere ekleniyor.

- Dizi- filmlerde geçen “idioms”lar

Şu an toplam 6000  üzeri ( bazı sütunlarda birden fazla  kelimeler var  )   üst düzey kelime listesidir basit ve herkesin bildiği kelimeler dahil değildir.


--->  Benzer ,

---> Eş anlamlı

---> Eş sesli

---> Zıt anlamlı

 ---> Birbiriyle karıştırılan kelimeler      aynı sütunda  verilmiştir.


6000  kelimelik  ( bazı sütunlarda birden fazla  kelimeler var ) bu seti sonsuz sayıda farklı kombinasyonlarda  çözmek kadar faydalı bir şey bulamayacaksınız.



 



           -----------Kelime Listesi------------------

a-c  harfları


a host of

bir sürü , çok sayıda ,

aback

geri , geriye ,  arkada  ,

abandon

bırakmak, terk etmek ,  vazgeçmek ,  yarıda kesmek

abase // abash // abate

küçük düşürmek , kalbini kırmak , alçaltmak // utandırmak , bozmak // yatıştırmak , geçmek , azalmak

abashed

yüzü kızarmış , utanmış ,utanan , mahçup

abate //  debate

geçmek, dinmek,azalmak , hafiflemek ,eksilmek,yatıştırmak //tartışma(k) çekişme(k)

abbreviate  (brief in kökü  ile aynı )

kısaltmak , kırmak , özetlemek ,  kısaltmak ,  sadeleştirmek ,

abdicate

çekilmek , el çekmek , tahttan inmek ,  istifa etmek, bırakmak ,

abduct

(birini ) kaçırmak ,  alıkoymak , dağa kaldırmak ,  zorla kaçırmak

Aberrant =  Deviant  // aberration

Anormal , sapık , // sapma , dalalet, anormallik ,  hata

abhorrent

zıt , karşıt ,  tiksindirici ,  iğrenç ,  nefret uyandırıcı , menfur

abide by ones word

uymak , riayet etmek  (verilen söze ) , sözünde durmak  , sözünü tutmak

ablaze

alev alev, ışıl ışıl

aboard // abroad

gemide , otobüse , -de , içinde , trene , uçakta , // yurt  dışında , yurt dışı , 2 meydanda

abolish ( isim hali abolition )

feshetmek , bozmak ,  kaldırmak , lağvetmek , ilga etmek , yürürlükten kaldırmak

abolitionist

(köleliğin) kaldırılması yanlısı

abominable // abominate from

felaket, berbat, menfur ,  iğrenç , pis , tiksindirici //iğrenmek , tiksinmek , hiç sevmemek

aboriginal

yerli , yerlisi olan

aboriginal  ( orjinal burdan geliyor )

bir yerin yerlisi ,  ilkel , yerlisi olan

abound in

... İle  dolu , bol, bereketli , çok

about-face

geriye dönüş , geri adım atma , tersini savunma

aboveboard

apaçık  , dürüst ,  hilesiz ,  yasal ,  doğru , açık

abrade // abrasive // abrasion

aşındırmak // aşındırıcı // sıyrık , aşındırma

abreast

baş başa , yan yana ,  aynı hizada ,  aynı seviyede

abridge // abridged  (sıfat hali )

kısaltmak , kesmek , azaltmak , özetlemek, mahrum etmek ,  // kısaltılmış , özet ,

abrogate

feshetmek ,kaldırmak , lağvetmek

abscond (from)

kaçmak , kanundan  kaçmak

absence  /absent

bulunmama ,  bulunmayış  yokluk  /  yok ( sıfat ) ,

absenteeism 

devamsızlık ,  işe gelmeme , okula gelmeme

absolute

mutlak , kesin , salt ,  tam , sınırsız , katıksız

absolve

arılamak, kurtarmak, temize çıkarmak ,  beraat ettirmek,  affetmek ,  aklamak ,

absorb

soğurmak , emmek ,  kavramak (anlamak),  çekmek , yutmak , zapt etmek

abstain ( isim hali abstention )

sakınmak , çekinmek ,  geri durmak ,  pehriz yapmak ,  çekimser kalmak

abstain (from )

1 kaçınmak , sakınmak , imtina etmek 2 çekimser  kalmak

abstract  // abstraction

soyutlamak , özet,  soyut , almak , ayırmak , özet çıkarmak , damıtmak // soyutlama, tecrit , ayırma

abstruse

derin , anlaşılması zor , karmaşık, muğlak ,  çetrefilli

absurd

absürd, saçma ,  uyumsuz, gülünç , mantıksız

accede // exceed

tahta çıkmak , razı olmak ,  yanaşmak , //  aşmak , sınırı aşmak ,  tecavüz etmek

accent //  ascent //  assent

şive, aksan, vurgulamak // yükselme , çıkış , rampa , yokuş // rıza, onay , anlaşmak

accentuate

vurgulamak , üzerinde durmak

access

giriş , erişim , erişmek ,  nüfus ,  giriş , kullanma , yaklaşım , ulaşım

acclaim  ( isim hali acclamation)

alkışlamak, övmek ,  bağırmak , ilan etmek ,beğeni , övme

acclaimed

övülen ,alkışlanan ,  ilan edilen

acclimatize

iklime alıştırmak ,  çevreye  alıştırmak ,  ortama-havaya alıştırmak

accommodating

uzlaşmacı, uysal ,  uyumlu , mezhebi geniş

accompaniment // accompany // companion

refakat , eşlik , vokal , eşlik eden şey , //  eşlik etmek , refakat etmek ,  beraber olmak // refakatçi

accompany

eşlik etmek, refakat etmek , arkadaşlık etmek , yanında  olmak , ardından gitmek

accomplice // complicity //compliance  (verb  comply)

suç ortağı ,  yardakçı ,  // yardakçılık, suç ortaklığı ,  karmaşa // uyma , riayet ,  itaat

accost

rahatsızlık  vermek , sarkıntılık etmek ,  yanaşmak , asılmak , laf atmak

account for

açıklama getirmek,nedenini açıklamak ,izahat vermek , hesap vermek ,sorumlu olmak

accounting

muhasebe , hesap tutma ,  sayma , saymanlık

acculturation

kültürlenme , kültürel etkileşim , asimilasyon

accumulate /accumulator

biriktirmek , yığmak ,  çoğaltmak,  // biriktirci , akü ,

accursed

iğrenç, lanetlenmiş ,  uğursuz ,  berbat ,  lanetli

accused // accuse of

 sanık // suçlamak

Acknowledge

Kabul etmek , onaylamak , tanımak ,

acknowledgement

senet , ikrar , onaylama , teşekkür

acquainted with // acquaint //acquaintance

aşina, bildik , tanıdık  , haberdar // tanıtmak , haber etmek , bildirmek , // tanışıklık, tanıdık, bilgi

acquiesce (to- in)  // acquisition ( fiil hali acquire)

razı olmak ,  kabul etmek , ses çıkarmamak ,  // edinme , kazanç , kazanım , alma

acquire ( isim hali acquisition ) // require

elde etmek ,  edinmek ,  kazanmak  , almak // gerekmek , ihtiyacı olmak , gereksinmek

acquisitive (kökü acquire , isim acquisition)

mal düşkünü ,  paragöz,  gözü doymaz , para delisi

acquit of // acquittal

aklamak , temize çıkarmak // aklanma , beraat kağıdı

acronym

tsk  tc  nato , unicef ,  gibi kısaltma

acumen

sezgi ,  basiret ,  sivri uç , keskin zeka

acute // acuity

ağır, güçlü , şiddetli ,vahim , keskin , dar // keskinlik , sivrilik ,zeka ,  keskin duyululuk

adage

atasözü, öddeyiş , vecize

adamant

sert , hoşgörüsüz,

adaptability

uysallık ,  uyumluluk , uyma yeteneği ,  uyarlılık ,

add up to

tutmak , demeye gelmek ,  yekün olarak ... tutmak

additive // addictive

katkı maddesi ,katılım // bağımlılık yapan

adept

uzman, usta ,  hünerli ,  becerikli ,  ehil

adhere

yapışmak,  bağlı kalmak , bitişmek

adherent // adherence

yapışık , 2 taraftar , yandaş //  bağlılık , sadakat ,uyma ,  yapışma , vefa ,  tutunma

adhesive

yapıştırıcı

adjacent to

yakın , bitişikte(ki) , komşu ,

adjourn

tehir etmek, oturuma son vermek ,

administer ( isim hali  administration )

idare etmek , yönetmek ,

Admonish

Tembihlemek, uyarmak , azarlayarak öğütlemek

admonish ( isim hali admonition)

uyarmak , kulagını çekmek ,  tembih  etmek , öğütlemek

adolescence // adolescent

ergenlik , gençlik , yeni yetmelik ,  büyüme çağı  // ergen  , delikanlı

adore ( isim hali adoration )

tapmak, çılgınca

adoring // adorn

tapınma , tapma ,  aşk dolu ,  sevgi dolu  // süslemek ,  güzelleştirmek , donatmak

adulterate

saflığını bozmak , içine yabancı madde koymak ,  bozmak , karıştırmak , seyreltmek

adultery

zina

advancement

ilerleme , yükselme ,  gelişme , terfi

advent

varış , geliş ,  olma , ilerleme ,

adversary

düşman, muhalif, iblis ,

adverse // averse

ters, olumsuz , aksi , aleyhte ,  aykırı , // hoşnutsuz , gönülsüz , muhalif , isteksiz

adversity

sıkıntı ,  güçlük  , zorluk ,  şanssızlık

advert

zikretmek , değinmek , bahsetmek ,2  ilan , reklam ,  ima ,

advice // advise

isim /  fiil

advisory commission

danışma  komisyonu , istişare komisyonu

aerial

1 anten  2 havai , hava ile ilgili 3 hayali ,

aerodrome

havalimanı , havaalanı ,  iniş pisti , hangar ,  alan

aerosol

sprey tüpü , sprey ,  havaçözüt ,  buğu asıltısı

aesthete  ( estetik  kelimesinin kökenidir )

 güzele ve sanata değer veren  , estet ,  estetikçi , güzelden anlayıp güzelle ilgilenen

affable

nazik  , hoş , lütûfkâr , samimi , arkadaş canlısı

affair

iş , mesele  , maslahat,  hadise , şey ,2  aşk ilişkisi ,  hal , sorun ,  konu

affectation

yapmacık tavır ,  gösteriş ,  eda , sahte tavır

affectionate

şefkatli , aşıkane , seven , sevgi gösteren , sevecen ,sevgi dolu , müşfik

affiliate // affiliation

bağlı şirket , katılmak , tanımak ,  kabul etmek ,  yakınlaşmak , ilişkilendirmek // bağlantı, ilişki

affiliation

birleştirme , bağlantı,  ilişki

affinity

ilgi , yakınlık ,  benzerlik , akrabalık, ilişki

affirm = confirm  ( daha çok confirm kullanılır)

tasdik etmek ,  doğrulamak ,  söz vermek,  olumlamak ,  desteklemek , onaylamak

affix

takmak , yapıştırmak , pul koymak , bağlamak , tutturmak ,  ön ek , son ek

Afflict

Eziyet etmek , acı çektirmek , üzmek

affluent  // affluence  // afford

zengin  ,varlıklı ,bol ,  2 ırmak ayağı  // zenginlik  // gücü-zamanı-parası yetmek

afforestation XX defrostation

ağaçlandırma XX ağaçsızlandırma

affront

hakaret ( etmek) ,  kınama(k) , küçük düşürme(k)

afield

kırda , tarlada , evden uzakta , kıra , uzağa

afire

tutuşmuş , alevler içinde , yanan , alev alev

afoul

 bir şeye takılmış

afresh

yeni baştan , yeniden ,  tekrar , yine

aftereffect

daha sonra  ortaya çıkan etki

aftermath

sonuç , akıbet ,  son , kötü sonuç ,  netice

aftertaste

ağızda kalan tat ,

aggravate  // aggregate // aggregation

kötüleştirmek , zorlaştırmak ,şiddetlendirmek, kışkırtmak  // küme(leştirmek) , yekün, tutar // yekün

aggression ( sıfat hali aggressive )

saldırganlık , taaruz ,  saldırı , hücum ,  tecavuz , ihlal ,

aggression // aggressor // aggregation

saldırganlık ,saldırı,hücum// saldırgan , mütecaviz, //toplanma , yığın ,küme, birleşme

agility ( sıfat hali agile )

atiklik , çeviklik , kıvraklık , beceri

agitate //agitation (tr  ajitasyonun kökü ) // agitator

üzmek , altüst etmek , sarsmak , kışkırtmak , //kışkırtma , galeyan , tahrik // tahrik eden , provokatör

agonize (over) // agony

kıvranmak , acı çekmek-vermek , ızdırap çekmek ,  eziyet etmek // ızdırap , acı, kıvranma  ,

agrarian

tarımsal , zirai ,  ziraat ,  kırsal , 2  tarımsal reform yanlısı

aground

batmış , batık , karay oturmuş ,

ail

raatsız olmak, hasta olmak , 

ailing

hasta, rahatsız, keyifsiz

ailment

kırgınlık , hastalık, keyifsizlik , halsizlik ,  rahatsızlık

air  pocket

hava kabarcığı

airborne

havada olan , uçmakta  olan ,  hava kökenli , havalanmış

airliner

yolcu uçağı , hava yolları ,  büyük yolcu uçağı

aisle

koridor ,  geçit , ara yol ,

ajar

yarı açık, aralık

akin to

yakın , benzer ,  akraba,

alacrity

şevk , istek ,  can atma , heves

alas

yazık , eyvah  ( ünlem)

alert

alarma geçirmek , uyarmak , gözünü açmak , ikaz etmek , atik , dikkatli ,uyanık, tetikte

algebra

cebir , matematik

alibi

özür, mazeret , gerekçe ,  suç işlendiğinde başka yerde bulduğunu iddia etme

alien

yabancı, uzaylı , yaratık

alight

inmek , konmak , rastlamak ,  ateş içinde yanan , tutuşmuş

align //  alignment

dizmek, sıralamak ,  hizaya getirmek  // hiza , hizalama ,  sıraya koyma , gruplama

aligned

sıraya konmuş , hizalanmış , hizalı

alike

benzer ,eşit, aynı , farksız bir şekilde

alimony

nafaka , yoksulluk nafakası ,

all but

az kalsın ,  yaklaşık olarak ,  hemen hemen ,  adeta ,  2 -den başka ,  dışında hepsi

all right // alright

idare  eder , her şey iyi , elbette ki // peki , iyi , olur , tamam

all the best

herşey gönlünüzce olsun

all the way

sonuna kadar ,  her şekilde ,  tamamen

all together // altogether

hep beraber, hep birlikte ,  // büsbütün , topyekün , tamamen , tümüyle , genelde

allegation

iddia , sav 2 mazeret , özür  , ileri sürme ,  bahane

allege  //allegation // allegiance

iddia  etmek , ileri sürmek  , // iddia  , suçlama , //  sadakat , bağlılık ,  tabiiyet

alleviate

hafifletmek , kısmen gidermek ,  teskin etmek ,  yatıştırmak ,  azal(t)mak

alley

dar sokak , ara yol , pasaj , geçit

alliance

antlaşma ,  ittifak ,  pakt ,

all-new

yepyeni

allocate (isim hali allocation)

ayırmak , bölüştürmek  , paylaştırmak

Allotment // allot = allocate

Tahsis, pay , paylaştırma , hisse// paylaştırmak , tahsis etmek ,  tanımak (süre)

allow // allowance

izin vermek , bırakmak , koyvermek ,  kabul etmek , hesaba katmak // izin , 2 harçlık  , ödenek, aylık

alloy // allot

alaşım , karılım , alaşım yapmak , karışım  hazırlamak // paylaştırmak , tahsis etmek ,  ayırmak ,  vermek

all-rounder

her sahada mükemmel olan ,  çok yönlü insan ,  her alanda başarılı insan

allude  // allusion // allusive

bahsetmek , kinaye etmek , dokundurmak  // dokundurma  , ima , kinaye // kinayeli , imalı

allude // elude

ima etmek , dokundurmak taş atmak , kastetmek , zikretmek , // sakınmak , atlatmak

allure

cezbetmek , büyülemek ,  baştan çıkarmak ,  ayartmak ,  aklını çelmek

ally // allied  ( sıfat hali  )

müttefik  ülke , katmak  , birleşmek ,  dost ,  // müttefik , katışık , benzer , akraba

almanac

takvim ,  yıllık ,  günbilgisi

almighty

ulu , yüce ,  sınırsız gücü  olan ,  her şeye gücü yeten

alms

sadaka

alongside

yanı sıra ,  yanına ,  yanısıra ,  yan yana ,  yanaşık ,  ile yan yana

aloof

ayrı , uzak , uzakta ,  soğuk ,ilgisiz

altar  // alter

adak taşı , kurban kesme yeri // değiştirmek , başkalaştırmak,evirmek  2 hadım etmek

alteration

değişiklik , değiştirme ,  değişim, debdil ,  tadilat ,

alternately// alternatively

nöbetleşe , sırayla , // alternatif olarak , bunun yerine , karşılıklı,

altimeter

yükseklik ölçer ,  irtifa saati ,

amass

top olmak , toplamak ,  bir araya getirmek  , toplanmak

ambassadress

kadın büyükelçi , sefire , elçi karısı

ambience

ambiyans , muhit , çevre ,  hava ,

ambient (sıfat) // ambiance ( isim )

ortama ait,  ortam , çevre ,  civar, kuşatan , çevredeki // hava, çevre,  ortam

ambiguous // ambiguity

belirsiz, muğlak , çok anlamlı , kuşkulu  // iki anlamlılık,  ikircim,  anlam bulanıklığı

ambivalent

değişken ,  karışık hisleri olan , zıt duygu taşıyan , dengesiz,

ambush

pusuya düşürmek,  pusu ,  tuzak kurmak ,  tuzak ,

ameliorate (ameliyatın kökeni )

iyileştirmek ,  geliştirmek ,  ıslah etmek ,  düzeltmek ,  abat eylemek ,

amenable

sorumlu , mükellef , yumuşak başlı,  uysal ,uygun , aklı başında

amendment  // constitutional amendments

yasa  değişikliği ,  değişiklik , değiştirme , ıslah  // anayasa değişikliği

amenity

rahatlık sağlayan ,  hoşluk , letafet ,  tesis

amiable // amicable // amity

yumuşak başlı , samimi , cana yakın  // arkadaşça , dostça , barışçıl // dostluk ,ahbaplık

amid

ortasında ,arasında , arasına

ammunition

koz , mühimmat , cephane ,  askeri teçhizat

amnesia

bellek yitimi ,unutkanlık , amnezi ,

amnesty

genel af , af ,  af ile  serbest bırakmak

amoral // immoral

ahlaki öğreti olmayan, iyi kötü ayırmayan ,  ahlak-töre dışı // edepsiz , ahlaksız , ayıp

amorous

baygın , şehvetli ,  tutkun , aşık , aşıkane

amorphous

biçimsiz , şekilsiz , dağınıksız

amount // amount to

miktar, tutar ,  meblağ // tutmak  (tutar olarak ) ,  ile eşdeğer olmak ,  .. kadar etmek

amphibian

hem suda hem karada yaşayan hayvan , iki yaşayışlı , amfibi

ample

bol , geniş , yeterli , büyük , kâfi

amplify

büyütmek , arttırmak (ses ) ,  genişletmek  ,derinleştirmek , kuvvetlendirmek

amplitude

çokluk , bolluk ,  genlik , genişlik

amputate

kesmek , budamak , bir uzvu kesmek ,

amulet

muska , nazarlık , tılsım

anachronistic

yanlış tarihlenmiş  , tahiri geçmiş  , çağ dışı

analogous

paralel , analog , benzer , yakınsal , örneksel ,

analogy // analog

mukayese, benzerlik , örnekseme , kıyas  // analog, benzer şey ,  benzeş , örneksel

anathema

afaroz , lanetleme , afaroz etme

anatomy

vücut yapısı , gövde yapısı  , inceleme , analiz

anew

yine , yeniden ,  gene , baştan ,  bir daha ,  tekrar ,

angelic

melek gibi , meleklere özgü

anguish

acı , ızdırap

angular

açılı , açısal , sivri , köşeli

animosity

düşmanlık , kin , garez ,  husumet ,  nefret ,

annex // annexation

ilave , ek , eklemek , ilhak etmek , katmak , eklenti , lahika , müştemilat // topraklarına katma , ekleme

annihilate

ortadan kaldırmak , yok etmek , mahvetmek ,  yenmek , bozmak ,  imha etmek

annotate // annotation

Dip not koymak , açıklama yapmak // not  , dip not , haşiye , ek açıklama , şerh

annoy

kızdırmak ,  rahatsız etmek ,  sinirlendirmek ,  can sıkmak

annual // annul

yıllık ,  yılda bir olan , //  feshetmek , hükümsüz bırakmak , kaldırmak

annually

yılda bir , her yıl , senelik

annul

feshetmek , bozmak ,  iptal etmek

Anomalous  = Bizarre

Anormal , olağan dışı , aykırı , kuralsız

anomaly

aykırılık, gariplik ,  anormallik

answer in the affirmative

olumlu cevap vermek

antagonize //  antagonism// antagonist

kışkırtmak , karşı olmak , düşman etmek  // düşmanlık  kin , zıddiyet // rakip , düşman

antecede

..-den önce olmak

anterior

ön , öndeki ,  eski,  öne yakın olan ,  evvelki ,

anteroom

bekleme odası , giriş salonu  , antre

anthem

marş , milli marş ,  ilahi

anthropology

insan bilimi , insan tarihi bilimi

antibody // antidote

antikor , bağışıklık proteini ,  antibadi // panzehir, ilaç , deva

anticipate

tahmin etmek ,  ummak ,  sezmek ,  geleceği görmek ,  önce davranmak

anticipation ( fiil  hali anticipate )

umma , bekleme , tahmin etme , sezme

antipathy

nefret , hoşlanmama

antiquated  // antiquity

antika , modası geçmiş ,  çağdışı ,  eskimiş ,  demode ,  köhne ,  // ilk çağ ,  eskilik , eski uygarlık

antithesis

antitez ,zıtlık ,

anvil

örs, altlık , örs kemiği

apace

çabucak , hızla ,  çabuk ,  süratle ,

apartheid

rkçılık , ırk ayrımı , ayrım

apathetic  XX  pathetic

soğuk ,  kayıtsız ,  lakayıt ,  hissiz , cansız , duygusuz XX içler acısı , üzücü , ümitsiz, hazin

apathy

ilgisizlik ,soğukluk , duygusuzluk

apex =  zenith

tepe , viraj ortası , şahika , açı tepesi

apiarist

arıcı , arıcılık işi yapan kişi

apiece

parça başına , beher ,

apostate  // apostle

mürted , dinden dönen , dönek  // havari , öncül , lider ,

apostle / disciple

havari , mürit

appalling//  appal

müthiş , dehşete  düşüren ,  berbat ,  ürkünç //  yıldırmak, ürkütmek , sarsmak

apparatus

aparat ,  vasıta , teçhizat

apparel

kılık kıyafet , donatmak ,  giyim kuşam,  süs , üst baş , esvap , elbise

apparel// apparent // apparition  ( kökleri appear  )

kıyafet , donatmak ,  kılık ,  giyim kuşam // aşikar, belli // tayf , görüntü , hayalet

appeal

istekte bulunmak  ricada bulunmak ,rica, temyiz, itiraz 2 yalvarma  3 çekicilik  , cazibe

appease ( please ile kökü aynı )

yatıştırmak , doyurmak , gidermek ( eksikliği )  ,  tatmin etmek

append // appendix // appendicitis

iliştirmek , sonuna eklemek ,  ilave etmek , // ek , ilave , lahika // apandist

appertain // pertain

ait olmak , bağlı olmak , ilgili olmak ,alakadar olmak // ilgili ve uygun olmak, yakışmak

applause /applaud

alkış ,  şakşak  // alkış tutmak , alnından öpmek,  benimsemek , beğenmek

appliance

Alet cihaz

applicability // applicable

uygulanabilme , uygulanabilirlik // uygulanabilir ,  geçerli ,  uyarlanabilir

Applicant

Başvuran , aday

apportion

dağıtmak , pay etmek , bölüştürmek ,  taksim etmek ,  tevzi etmek , tahsis etmek

appraisal

değer biçme , tahmin , değer biçme , değer tahmin etme , değerlendirme

appraise  // apprise

değer  biçmek , değerlendirmek ,  fiyat saptamak // bildirmek, bilgi vermek, söylemek

appreciable

kayda değer , fark edilebilir , sezilebilir , değer biçilebilir ,  çok ,  hissedilir

appreciate

anlamak , takdir etmek ,  değerlendirmek , kavramak  ,değeri artmak

apprehend

kavramak ,  anlamak ,  idrak etmek , endişe etmek , yakalamak , tutmak

apprehension

yakalama , tutuklama , 2 endişe , kaygı,  fesvese , 3 anlama , kavrama

apprehensive

endişeli , kaygılı , evhamlı ,  korkulu , 2  anlayışlı ,  hassas , duyarlı

apprentice

çırak , çırak yapmak ,  acemi , stajyer,

approbate

tensip etmek , onaylamak ,  tasvip etmek ,  uygun bulmak ,

appropriate

1 münasip , uygun   2  el koymak, kendina mal etmek, özelleştirmek , üstüne yatmak

approximate

yaklaşık ,  tahmini ,  takribi 2 yaklaşmak 3 tahmini

apricot

kayısı  , zerdali

apron

önlük ,  peştamal , giysi

apt to //  apt  // opt

eğiliminde ,olması beklenen (durum)// akıllı , zeki,kavrayışlı , eğilimli  // seçmek , tercih etmek

aptitude // apt //  apt to

yetenek , uygunluk , akıllılık //  akıllı , kavrayışlı // meyilli , olması beklenen

aquamarine

deniz  yeşili- mavisi  , zümrüt yeşili ,  yeşilimsi mavi

arable

ekilebilir , tarıma elverişli

Arbitrary

keyfi , isteğe  bağlı 2 zalim

arbitrate

hakem olarak karar vermek,  anlaşmazlığı çözmek ,  hakemlik etmek ,

arbitrator  ( fiil hali arbitrate )

hakem , yargıcı ,  yansız aracı ,  uzlaştırıcı ,  Ombudsman 

arcade

kemeraltı, çarşı , atari salonu

arch

kemer , yay çizdirmek ,  kavis yapmak ,  kavis , ark ,  cin gibi ,

Archaic

Eski , modası geçmiş , antik , kadim

archenemy

başdüşman , şeytan

archetype

ilk örnek , kök örnek ,  model

arctic

kuzey kutup bölgesi ,  buz gibi , çok soğuk ,  kutupsal

ardent // arduous //  ardor( ardour)

ateşli , gayretli , şevkli // ağır , sarp , zorlu ,  güç , müşkül ,  meşakkatli // gayret ,şevk

arid

kurak ,çorak , kuru ,yavan

arise

ortaya  çıkmak , zuhur etmek , ayağa kalkmak ,  yükselmek ( güneş)

armada

donanma , deniz kuvvetleri

armament

silahlanma ,  silahlar  , teçhizat ,  cephane ,

armistice

mütareke ,  ateşkes ,

armpit

koltuk altı

arousal

canlandırma , uyarılma ,

arouse

uyandırmak , canlandırmak ,  harekete geçirmek

array

sıralamak , sıra,  siraya dizmek , sıralanış ,  süslemek , düzen

arrear

borç ,bakiye

arrogate

haksız iddiada bulunmak ,  atfetmek ,  üzerine atmak ( suç-iddia vb )

arsenal

cephanelik  , silah deposu ,

arson

kaıstlı yangın çıkarma , kundakçılık ,

artefact

yapaylık, eser ,  insan eliyle yapılan şey ,  yapay doku ,  insan yapımı ,  yapı ,

artful

sanatlı , ustalıklı , 2  kurnaz , şeytan , cin fikirli

articulate

(açıkça )  söylemek , telaffuz etmek , dile getirmek, 2 konuşkan , açık-net (ifade) ,  anlaşılır

articulately

kolay  anlaşılır biçimde

artifact

insan eliyle yapılmış , insan eliyle yapılmış şey,  insan yapımı ,  yapı

artifice //  artificial

ustalık , marifet , hüner,  kurnazlık //  yapma , suni , yapay ,  yalan ,  eğreti ,  taklit

artificial

yapay

artillery

ağır silahlar ,  topçu sınıfı

artisan

zanaatçı , esnaf ,  sanatkar , usta

artistic

sanatsal , sanatçı  ruhuna ait

artless

beceriksizce yapılmış , 2  sade , açıksözlü , 3  yapaylıktna uzak ,  doğal ,  kaba

as  is known

bilindiği üzere

as  to me // as for me

bana kalırsa  ,bence

as a last resort

son çare olarak , son bir çözüm olarak

as if = as though : mış gibi ..

It looks as if they’ve had a shock.

as in recent years

geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi

as is

tıpkı ,  bu şekliyle ,  olduğu gibi ,  bu haliyle ,  gibi

as is due  // as  is ... 

gereği gibi // ...da  Olduğu gibi  , tıpkı ,  bu haliyle  ( ör :  as is  seen : görüldüğü üzre)

as is the case with

...-de  olduğu gibi

as long as  = so long as

şartıyla , ..dıkça ,  ..-mek şartıyla ,  .. Takdirde

as of

.. İtibariyle ,,,,den itibaren

as of now

bundan  böyle  , şu an itibariyle

as of//  as to // as for

den başlayarak , -den itibaren// ilişkin , e  gelince,  hakkında// ...i sorarsanız , ..e  göre

as such

öyle , böyle , bunun gibi  , bu sıfatla , bu itibarla  ( cümle sonunda kullanılır)

as to

...e  gelince ,  ...e  hakkında  ...e  göre

as to +  noun

ilişkin ,  -e  gelince , konusunda ,

as yet

henüz, şimdilik , şimdiye kadar

ascend

ziyadeleşmek  , artmak ,  çıkmak , tahta çıkmak ,  yükselmek

ascend  XX  descend

yükselmek, ziyadeleşmek, artmak , çıkmak // inmek , alçalmak,  düşmek,  çökmek

ascertain

aslını öğrenmek , tahkik etmek , belirlemek, bulmak ,  tespit etmek , anlamak

ascribe

isnat etmek , yormak ,  üstüne atmak , atfetmek , yüklemek , yakıştırmak

aseptic

mikropsuz , steril , asektip

Ashore

karaya , kıyıya, karada , kıyıda

ashtray

kültablası , küllük

aside from   // put aside

bir yana ,  dışında ,  -den başka  //  askıya almak , kaldırmak , kenara koymak ,

Aspire

çok istemek , arzulamak , can atmak

aspire / aspirate / aspiration  / respire /perspire /

çok istemek // emmek,çekmek ,solumak // soluma, 2  arzu  // solumak //terlemek

aspire // aspirate

çok istemek , arzulamak , can atmak  // soluklu , soluk almak

aspire// aspirate // aspiration

heveslenmek ,can atmak, çok istemek //solumak, emmek, çekmek// solunum , soluma ,  2  arzu

aspiring

amaçlayan , can atan , gözü olan

assailant  // assail

saldıran , hücum eden ,  // kınamak , hücum etmek ,  saldırmak, dil uzatmak ,

assay

yoklamak, tahlil etmek , analiz etmek , çözümlemek ,  tahlil , analiz ,  ayar ,  deneme

assemblage  // assemble //  assembly

kalabalık,  , montaj ,  birleştirme // toplaşmak , monte etmek // toplantı , birleşme

assembly line

montaj hattı

assent  // ascent ( fiil  hali ascend)

anlaşmaya varmak , rıza ,  onay , kabul ,  onamak // sükselme , çıkış, bayır ,  rampa

assert // assertion

ileri sürmek ,  savunmak , söylemek , iddia  etmek // sav  ,iddia  , beyan ,

assertive

iddialı , olumlu ,  , kesin savunan , kendine güvenen

assess

değerlendirmek , kıymet biçmek, tespit etmek ,  belirlemek

asset

varlık , değerli şey  , kazanç ,  mal , beceri , servet

assign

atamak , tahsis etmek ,  devretmek ,  vermek ,  görev vermek ,  atfetmek ,  seçmek

assimilate (similar kelimesi ile alakalı)

özümsemek ,  sindirmek ,  benimsemek ,  bir parçası olmak, benzemek  , üyesi olmak

associate // dissociate

ilişkilendirmek, birleştirmek ,bağdaştırmak , ortaklık, birleşmiş ,  bağlı olan  // ayrı(ş)mak , çözüşmek

assort

yakışmak  , 2  tasnif etmek ,  ayırmak , uymak, sınıflandırmak , gruplandırmak

assurance

güvence ,  teminat ,  vaat ,  kendine güvenme ,  itimat ,  temin, cesaret

assure

sağlamak , temin etmek , inandırmak

assuredly

mutlaka , kesinlikle , elbette

astound  =  astonish = baffle

şaşırtmak , hayrete düşürmek ,  dudak ısırtmak

astray

yanlış yola sapmış ,  yoldan çıkan , baştan çıkmış ,  kötü yola düşmüş

asylum

iltica, barınak ,sığınak (irtica  gericilik demek r ile yazılıyor)

at all cost

ne pahasına olursa olsun

at large

serbest,  başıboş ,  2 tamamen , bütünüyle

at last  // in last

nihayet,  sonunda // bir şeyin sonunda

at most

nihayet ,  azami ,  en ziyade ,  en çok ,  çok çok ,  topu topu ,  olsa olsa

at odds with

ile anlaşmazlık içinde

at once

derhal , birdenbiri 2 aynı anda , hep birlikte

at the expense of

pahasına  , hesabına

at the outset

ilkönce , öncelikle , başlangıçta

at the time  = at  that time

( o zamanlar)  , zamanında

atonement

kefaret, gönül alma ,  tazminat ,  telafi ,  telafi etme

Atrocious  // atrocity

Gaddarca  vahşi , berbat , gaddar 2 iğrenç,  menfur  // gaddarlık , vahşet ,  acımasızlık 2 gaf, pot

attaboy

aferin sana

attain // attainment

Varmak , ulaşmak , elde etmek , kazanmak // kazanma , ulaşma ,  ergi , başarı ,  idrak ,

attainable

ulaşılabilir , elde edilebilir , varılabilir ,  kazanılabilir

attendant

görevli , bakıcı ,operatör , refakatçi

attentive

özenli , dikkatli ,  nazik  , dikkatli dinleyen ve izleyen

attenuate

söndürmek ,  daraltmak ,  azaltmak ,  hafifleştirmek

attest

delalet etmek ( e harfi ile ) , şahadet etmek ,  iddia etmek ,  bildirmek

attic

tavan arası , çatı katı

attire

kıyafet ,  giysi 2 giydirmek , donatmak ,

attitude // altitude

tavır, tutum ,  düşünce , fikir , konum ,  // irtifa , rakım ,  kot , üstünlük

attorney

avukat  , dava vekili

attribite  to  // attribute

dayandırmak ,izafe etmek , -e yormak , atfetmek / nitelik , özellik ,simge,sıfat

attributable

atfolunabilir , dayandırılabilir , nitelendirilebilir ,  verilebilir , yüklenebilir ,

Attribute

 e dayanmak , atfetmek , e dayanmak, e bağlanmak isnat Etmek ,

attribution

nitelik , sıfat 2 atfetme , yorma  ,bağlama , dayandırma

attrition

yıpratma , aşınma ,  zaiyat,  yenme , sürtünme ,

attune

uydurmak , uyum sağlamak , akort etmek ,  alıştırmak ,  ayak uydurmak

aubergine  // eggplant

patlıcan

auburn

kumral

auction

açık arttırma , mezat , müzayede ,

audacious //audacity

atak , cesur ,  gözü pek , 2 küstah  , arsız  // yürek, cesaret ,  2 küstahlık

audition // auditions

İşitme gücü,  prova  , eleme , dinleme sınavı ,  işitme gücü , duyma ,  koro // seçmeler

auditor // audit  (audition farklı )

Dinleyici , denetçi , müfettiş // denetlemek  , incelemek , teftiş  (etmek)  , denetim ,

auditorium

konferans salonu , dinleme salonu , dinleti salonu

augment

artırmak , çoğaltmak ,  artmak ,  büyümek , eklemek , zam ,  ilave ,  artık , takviye

auspice // auspicious // inauspicious

kehanet , fal // elverişli , tekin ,  hayırlı , uğurlu , kutlu  // uğursuz , talihsiz,  meymenetsiz

austerity  (  sıfat hali  austere)

sertlik ,  haşinlik , hoşgörüsüzlük, müsamahasızlık, ciddiyet , 2 sadelik , 3 acılık  4 idare, kemer sıkma

authentic

otantik ,gerçek ,güvenilir ,  asıl ,doğru

authentically

geçerli olarak , esasen ,  güvenilir biçimde , otantik olarak

authenticate

doğruluğunu tasdik etmek ,  doğruluğunu ispatlamak , onaylamak

authentication

belgeleme , doğruluğunu ispatlama ,

authoritative

yetkili , otoriter ,

autistic

otistik , içe kapanık

autocracy

mutlakiyet , istibdat , mutlak monarşi

autograph

imzalamak , imza , el yazısı , el yazısı ile yazılmış

autoimmune

doğuştan olan bağışıklıkla alakalı

Autonomous

otonom , özerk , müstakil , muhtar,  kendi kendine idare eden

autonomy

özerklik ,  otonomi ,  muhtariyet ,  öz yönetim

avail ( available kökü )

yarar , fayda, kar, avantaj  ,yaramak , işe yaramak , fayda sağlamak , yararlı olmak

avaricious // avarice

paragöz , açgözlü  ,  // tamahkarlık , para hırsı ,  hırs , 2 cimrilik

avenge  (on)  // vengeful

öcünü almak , intikamını almak ,  acısını cıkarmak , ödeşmek // intikamcı , kinci ,  hınçlı

avenue

bulvar, cadde ,  yol ,  sokak ,  ağaçlı  yol ,

averse to

...e  karşı isteksiz,  hoşnutsuz , gönülsüz ,  karşı

aversion

istememe , hoşnutsuzluk , yıldızı barışmama

aversion // aversive

Sevmeme , nefret , iğrenme // itici , tiksindirici , caydırıcı

avert

önlemek, defetmek ,  normale çevirmek , gidermek,  başka yöne döndürmek , meydan vermemek

aviation

havacılık, uçuş ,  hava ulaşımı ,

avid  // arid

hırslı , istekli ,  hevesli , arzulu // kurak , çorak ,  kuru ,  sıkıcı ,  yavan

avidity // cupidity

açgözlülük ,  istek , hırs ,

awaken

uyadırmak , uyarmak , teyakkuz etmek , dirilmek ,  canlanmak ,  kışkırtmak

aware of

farkında

Awe

Huşu , korku , saygı , korku vermek

awe-inspiring

büyüleyici , huşu veren ,  dehşet verici , huşu uyandıran ,  hayranlık uyandıran

Awesome

Müthiş ,korkunç ,dehşet verici

awestruck

hayran kalmış,  huşu içinde ,  korku ve dehşet içinde

awhile  = for  a while

biraz, bir  süre  , bir müddet ,  kısa bir süre  için ,

awkward

garip ,  ters ,sakar , beceriksiz

awkwardly

beceriksizce , sakarca

axle

dingil, eksen, şaft , aks , mil

babe

bebe, bebek , bebeğim , kız , tatlım

babysit  // babysitter

anne baba olmadığı zaman çocuğa bakmak // çocuk bakıcısı

bachelor

bekar , 2 fakülte mezunu , edebiyat  fakültesi diploması ,  bekar erkek

back out

vazgeçmek , sözünü tutmamak ,  caymak , vazgeçmek ,  uymamak

back up

1 birini desteklemek , arka çıkmak 2 geri durmak, geri çekilmek , geri sürmek

backbite

arkadan söylemek , kötülemek , çekiştirmek , iftira etmek

backdrop

zemin , fon , temel ,  uygun ortam , perde arkası ,

backfire

olumsuz sonuç vermek, geri tepmek ,  istenilenin aksi olmak

bacon

domuz pastirması

badge

rozet, nişan , alemet , yaka kartı

baffling

şaşırtma 2 şaşırtıcı ,  aldatıcı , 3 zor  , kararsız ,  güç , kafa karıştırıcı

baggy

torba gibi sarkan , gevşek ,  çuval gibi ,  sarkık

bail

kefalet ,kefil , teminat ,  kefaret vererek çıkartmak 2 tekneye biriken suyu boşaltmak

bait

yem , tuzak , olta yemi ,  kışkırtmak ,  rahatsız etmek , cezbetmek

balance

balans  denge 2 bilanço 3 kalan

ban // banish

yasaklamak  , yasak (lama ) //  sürgün etmek ,  defetmek , düşünmemek ,  çıkarmak

banal

sıkıcı , baya, sıradan,

bandage // bondage // bond

bandaj ,sargı ,bantlamak , bağ(lamak) // esaret, bağımlılık, kölelik// bağ (lamak)

bandit

eşkiya, haydut

bang

küt diye vurmak , şiddetle çarpmak ,  heyecan, sansasyon

banner

pankart , afiş , sancak ,  bayrak, manşet , başlık

banquet // bequeath

Şölen , ziyafet , ziyafete katılmak   //  vasiyet , vasiyet etmek , miras, miras bırakmak

banshee

ölüm perisi

bar

çizgi , kalıp , engel , bariyer 2 engellemek , sürgülemek , hapsetmek ,

bar from

ban from = yasaklamak, engellemek

bard

ozan, şair , 2 donatmak

barefaced

utanmaz , arsız , yüzsüz, 2 apaçık ,  düpedüz

barely

zar  zor , ancak ,  çok çok az ,  dar , kıt kıtına ,  zoraki , güç bela ,  zar zor ,  açıkça ,

bark

havlama(k)  bağırmak 2 kabuğunu soymak , ağaç kabuğu

barley

arpa

barn

ahır , ambar ,  ağıl , çiftlik ambarı

barracks

kışla

barrage

yaylım  ateşi , soru yağmuru , yağmur ,  2 bent , engel , baraj

barred  ( kökeni bar )

parmaklanmış , demirlenmiş ,  yasaklanmış , engel olunmuş , men edilmiş

barrel

fıçı  , varil , namlu , fıçılamak  uçmak , hızlı gitmek

barren

çorak , kıraç, verimsiz,  kısır ,  yavan , 

barricade

barikat , set çekmek ,  siper , tabur ,  barikat yapmak , geçiş engeli ,

Barring

 den ayrı  , den farklı

bartender

barmen , miço

barter

takas , değiş tokuş etmek ,  takas yapmak

bashful

shy , timid

basin

havza , legen ,

basis

temel , üs , kök ,  köken

Batch

Takım, grup

bathrobe

bornoz , sabahlık ,

baton

değnek , baston

Batter

Hor kullanmak , yıpratmak , güm güm vurmak

bay

defne , koy,  2 üremek , ulumak

be afloat

su üstünde , yüzen ,  su dolu , suda  , gemide

Be all ears

kulak verin , dikkatli dinleyin

be byword for ..  // byword

.. İle eş anlamlı olmak  // özdeyiş , atasözü  ,

be deficient in // deficit

..- de eksik olmak //  açık ( hesapta olan ) , eksiklik ,  zarar ,

be despair of

umudunu kaybetmek, umutsuzluğa kapılmak , ümitsiz olmak

be due tomorrow

yarın olacak , günü yarın

be entitled to

... hakkına  sahip olmak ,  yetkisine sahip olmak  -e  hakkı olmak

be hard on

sert  davranmak , kötü davranmak

be in high/good spirits

keyfi yerinde olmak ,  keyifli olmak

be in on

sırrı paylaşan , arkadaş olan , bilen , haberdar olan

be offended

kırılmak , küsmek , gücenmek , alınmak ,

be positive of

bir şeyden emin olmak

be sick of

bıkmış olmak ,  gına gelmek ,  bezmek , yılmak

be suggestive of

 insanın aklına  .. Getirmek , hissini vermek ,  çağrışım yapmak , izlenimi vermek

be through with

ayrılmak , işi bitirmiş olmak ,  elini eteğini çekmek , kullanmayı bırakmak

be tight-knit

birbirine kenetlenmek , sıkıca bağlı olmak

be up against

... İle  karşı olmak ,  ... İle  mücadele etmek

be up to

seçimine  kalmak , kararı verecek kişi olmak , 2 anlamak , iş çevirmek

be wary of

sakınmak, ihtiyatlı olmak , dikkatli olmak

beacon  // bacon

işaret (koymak), fener,deniz feneri , yol göstermek ,yol gösterici // domuz pastırması

beak

gaga , ağız , gagalamak ,  burun ,

Beam

Işın , parlama , 2  neşretmek , yaymak ,  ışımak , 3 gülümsemek

bearing

bilya, rulman , 2 tavır , davranış

beast of burden

yük hayvanı

beauty

güzellik , nadide parça ,  güzel kız

beaver

kunduz

beckon  // reckon

işaretle çağırmak ,  el-baş  işareti  etmek , çağırmak , // saymak , hesaba katmak, tahmin etmek

bedridden

elden ayaktan kesilmiş , yatalak ,  yatağa bağlı

beef // steak

sığır , sığır eti ,  yakınmak , sızlanmak , dırdır etmek , // biftek , sığır eti

beehive // hive

arı kovanı ,  kovan  // kovan ,  kovana girmek ,  kovana koymak ,  biriktirmek ,  toplamak ,

befall

olmak , başına gelmek

befit

yakışmak , uygun olmak ,  uygun düşmek ,

befitting

yakışma durumu  2 yakışan , yerinde ,  uygun  , yaraşır

before long

 çok geçmeden , 2  nerede ise , neredeyse , 3  yakında ,  çabuk ,  kısa sürede

beforehand

önce ,  önceden , ilk önce

beforetime

eskiden , önceden

befriend

arkadaşlık etmek, yardım etmek , arkadaşça davranmak , elinde tutmak

beget

babası olmak , sebep olmak , yol açmak , neden olmak

beggar

dilenci 2 yoksullaştırmak ,  mahvetmek , 3 çapkın 4  kerata ,

behead

boynunu vurmak ,  kafasını kesmek ,  kellesini uçurmak ,  başını kesmek

Behold  // beholder

1 bak,  işte 2 seyretmek  , görmek bakmak , dikkat etmek , gözlemlemek // seyirci

Belatedly // belated

sonradan , gecikerek  // gecikmiş , karanlığa kalmış ,

belie

yalanlamak, çelişmek , gizlemek

belittle

küçümsemek, alçaltmak ,  küçültmek ,  aşağılamak,  beğenmemek ,

bellboy

otellerde oda hizmetçisi ,  valiz taşıyıcı çocuk

belligerent

savaşçı , kavgacı ,  dövüşken ,

bellow

feryat,  bağırmak ,  kükremek ,  böğürtü

belly

karın , göbek , 2  yakınmak ,  şikayet etmek

bemoan

sızlanmak ,şikayet etmek ,  inleyerek yakınmak

bemuse  // bemused

şaşırtmak, sersemletmek ,  kafasını karıştırmak // şaşkın , dalgın

bend

eğilmek , bükülmek , bükmek ,eğmek , eğrilmek , viraj, dönemeç

benefactor // benevolent

hayırsevir , bağışçı ,  iyilikçi , muhsin ,  iyiliksever //  iyicil , iyiliksever ,  yüce gönüllü

beneficiary  // beneficial  (kökleri benefit )

lehtar , hak sahibi ,  yararlanan , kar eden kimse  // hayırlı , yararlı ,  faydalı

benign// being

sevecen , yararlı , mülayim ,  merhametli //  " be" + ing

bent on

...-e  meyilli ,  peşinde , kararlı

Bequeath  //bequest // banquet

Miras olarak bırakmak  // miras  //  ziyafet , ziyafete katılmak , şölen

bereavement // beverage

1  yas , 2  yitirme  , yoksun bırakma ,  mahrumiyet ,  kayıp ( ölüm)  // içecek , meşrubat

berry

meyve,  yumuşak meyve , dutsu meyve , meyve toplamak

beseech

dilemek , rica etmek, yalvarmak ,

beset

sıkıntı vermek ,  rahat vermemek ,  etrafını sarmak ,  dört bir yandan saldırmak

bespoke

ısmarlama  yapılan , ısmarlama yapılmış , siparişle çalışan  , ısmarlama iş yapan

best

1 en iyi 2 yenmek , geçmek  , baskın çıkmak , hakkından gelmek

bestial

barbar , kaba, kabaca ,  hayvan gibi , hayvani , yabani ,

bestow (on )

vermek, hediye etmek, sunmak ,  bağışlamak  , bahşetmek

betray // betrayal

ihanet etmek , aldatmak ,  hainlik etmek //  ihanet , ele verme ,  hainlik ,  hıyanet , ifşa etme

beware of

aman dikkat ,  sakınınız  2 ...den  sakınmak  , kaçınmak , dikat etmek

Bewilder / bewitch

Şaşırtmak , büyülemek

beyond reason

aklın ötesinde

biannual // biennial

yılda 2 kez olan , 6 ayda bir olan , // 2 yıllık  , 2 yılda bir  olan ,  yıl aşırı , 2 yıl süreli

Bias

önyargı , sapma , eğilim ,  , yanılma , çapraz, verev ,  aklını  çelmek

Bid

ihale , teklif , teklif vermek , emretmek , deklare ( etmek )

bidder

teklifçi , teklif veren , teklif sunan , 

bidding

teklif verme , fiyat verme ,  buyruk  , emir ,  emretme, buyurma ,  buyurulan şey

bide // bide  one's time

dayanmak , beklemek , yıkılmamak , // uygun zamanı beklemek

biennial // annual

iki yıllık ,  yılaşırı ,  iki senelik , 2 iki yıl yaşayan bitki , iki yıl süren // yıllık , senelik

bigamy  // monogamy /  polygamy

iki eşlilik , / tek eşlilik / çok eşlilik

bighearted

iyi kalpli 2 cömert , eli açık

bigot(ed)

bağnaz , geri kafalı , yobaz ,  bağnaz kimse , yobaz kimse

bilateral // unilateral

ikili , iki taraflı ,  iki yanlı , iki yönlü // tek yanlı , tek yönlü ,  tek taraflı

bind

bağlamak , ciltlemek , zorunlu bırakmak ,  sarmak , sargılamak

biodegradable

biyolojik olarak parçalanabilen , toprakta çürüyebilen , bakterilerle ayrıştırılabilen

bisect

ikiye bölmek , ikiye ayırmak

black and blue

çürük , morartı

blackmail

şantaj ( yapmak ) , tehditle para koparmak

blackout

baygınlık , göz kararması , bayılma ,  2 örtbas , yayın yasağı , 3  elektrik kesintisi  , karartma

blacktop

asfalt , asfaltlamak ,

bland  // bald

yavan, 2 mülayim , diklenmeyen , 3  sıkıcı, tatsız 4 kibar  // kel 2 tatsız, yavan ,

blare

söylemek , herkese ilan etmek , 2 boru sesi çıkarmek ,  bangır bangır çalmak

blase  // blaze

bıkkın, bezgin , usanmış // alevlenmek , tutuşmak , ışımak , öfkeyle parlamak , aydınlık, ışıltı ,  alaz

blasphemy

küfür , dine küfretme , 

blast

patlama , infilak etmek,  tahrip etmek, üflemek, bağırmak ,  kavurmak ( sıcaktan)

blatant

yaygaracı , gürültücü , kaba ,  2 aşikar , apaçık

bleach

beyazlatmak , ağartmak ,  ağartıcı , beyazlatıcı , çamaşır suyu ,

Bleak // bleakly

Kötü , fena , iç açıcı olmayan , çıplak açık , rüzgar alan , umutsuz // sevimsizce

bleed

kanamak  , sızdırmak , boşaltmak  , kan kaybetmek

bleep

bip , bip sesi çıkarmak , biplemek , sinyal vermek , korna

blemish

leke , lekelemek , karalamak ,  çirkinleştirmek , güzelliğini bozmak ,  özür ,  şaibe

blindfold

körü körüne (bağlanmak),  bir şeye bağlanmak , gözü bağlı ,  düşüncesizce,

bliss  // blissfully

kutluluk ,  neşe , saadet , mutluluktan uçma , bahtiyarlık ,  // keyifli  biçimde

blister

kabarcık ,kabarmak , su toplama(k) 2 azarlamak , fırçalamak , fırçalamak

blitz

hava saldırısı (ile yıkmak ) ,  hava baskını ,  ani saldırı ,  yıldırım harbi ,  baskın

blizzard

 Kar fırtınası , tipi

blockade

abluka , ablukaya almak ,  kuşatma(k)

blood  clot

kan pıhtısı

blood curdling

kan donduran , korkutucu ,  dehşet verici ,

bloodshot

kan çanağına dönmüş (göz)  , kanlı

blossom //  bloom

çiçek açmak, çiçeklenmek , açılmak , gelişmek , //çiçek  (açmak) , güzelleşmek, gençlik

blow up // blow

patlamak ,  şişirmek ,  havaya uçurmak ,  azarlamak , patlak vermek // esmek, üflemek ,

blowout

lastik patlaması 2  parti 3 soruşturma

Blueprint

Taslak ,planlamak tasarlamak

bluff

blöf  (yapmak) ,  kandırmaca , uçurum

blunder

gaf ,pot , falso ,  pot kırmak , gaf yapmak ,  düşünmeden söylemek ,  tökezlemek

Blunt // bluntly

Zayıf(latmak )  , sivri olmayan ,kalın kafalı kör(eltmek) , // açık açık , dobra dobra

blur //  blurry  ( sıfat  hali ) 

bulandırmak ,  lekelemek ,  bulanıklık ,  flu yapmak // bulanık

bluster

sert esmek , kabadayılık taslamak , küstahça konuşmak , tehditler savurmak

board

binmek , tahta döşemek , kurul ,  pano ,  yiyecek ve yer sağlamak ,  yatılı kalmak , iaşe

board member

kurul üyesi , yönetim kurulu üyesi

board of directors

yönetim kurulu

boarding

yatılı 2 tahta kaplama , karton  kaplama,2 gemiye-uçağa binme biniş , 3 ilan  tahtası , 

Boast

Böbürlenmek , övünmek , methetmek

body politics

devlet, siyasi cemiyet , siyasi topluluk

Boisterous

Fırtınalı , gürültücü , taşkın , şamatacı , sert

bold

cesur , gözüpek , cüretkar , cüretli ,  dik , utanmaz,  küstah ,

Bolster

Desteklemek , güçlendirmek , destek , yastık

bombard

bombardıman etmek ,  gülle yağdırmak ,  topa tutmak

bombastic

gösterişli , süslü ,

Bone dry

kupkuru

bonfire

şenlik ateşi ,  açıkta yakılan ateş

bony

kemikli , kılçıklı ,  kemiksel ,  zayıf

book keeping

defter tutma , muhasebe kayıtları

bookkeeping

saymanlık ,muhasebe ,  defter tutma

boom

patlama , canlanma ,  çıkış , ani artış , patlama sesi , gümlemek , fırlamak , artmak

booming

gürleyen , ilerleyen , artan

Boost

Desteklemek, arttırmak , lehinde konuşmak

boot

çizme giydirmek , 2 tekmelemek ,  3 işten kovmak ,  işten çıkarmak 4  çizme , bot

booty

ganimet , çapul , gasp ,  yağma ,  vurgun,

bore  // bear (v2 si bore ile eşsesli)

bunaltmak,usandırmak sıkmak ,2 delmek,oymak //dayanmak , katlanmak 2  doğurmak

born and raised  =  born and bred

doğma  büyüme

borne

götürülmüş , taşınmış ,  doğmuş

bosom

bağır, döş ,kucak ,  kucaklamak , bağrına basmak , orta  , sine , balkon , 2 yakın, samimi

bottleneck

darboğaz ,  şişe boynu , daralmış yol

bottommost

en alttaki , en aşağıdaki

bough

dal , ağaç dalı , büyük dal

bouncer

fedai ,  müşteri dışarı atmakla görevli kişi ,  palavracı,  güvenlikçi ,

bound

bağlı , mecbur , yola çıkmak üzere 2 sınır , yasak bölge 3 zıplama(k), sekme(k)

bound for

gitmek üzere ,  yönelmiş

boundary

sınır, limit ,hudut

bounty  // bountiful = bounteous

cömertlik , ihsan , ödenek , ikramiye , hediye // feyizli  , bol , bereketli , çok , eli açık , cömert

bouquet

 buket , demet , çiçek destesi

bourgeois = middle class

burjuva, kent  soylusu

bow

yay, ok ,2  fiyonk ,ilmik  3 baş ile selamlamak , eğilmek ,

bowel

bağırsak , iç kısım ,

box office

gişe , bilet gişesi , sinema gişesi

brace  // embrace

kışkırtmak ,  bağlamak ,  neşelendirmek , güçlendirmek  , kuşatmak//  kucaklamak,  sahiplenmek

bracket

 parantez  (açmak)  , köşebent , ayraç

brag

böbürlenmek, övünmek,  yüksekten atmak,

braise //  braze

tencerede pişirmek , haşlamak ,  yağda  çevirmek // lehimleme(k)

branch / brunch

branş,  dal , kol , şube 2 kahvaltı -öğlen yemeği karışımı

brand

marka(lamak) , lekelemek , damga(lamak ), nişan ,  damga ,  2 cins , tür

breach // breech

gedik , uymama , ihlal ,  yarmak , yıkmak , gedik açmak ,  güvenliği kırmak , //dip , arka 

breadth

genişlik , uzaklık  , arz , en 2  saha  , yayılım alanı ,  kapsama genişliği , mesafe

break ground

temel atmak, temel kazmak,  bir işe girişmek

break off // break out

kopmak , koparmak , bırakmak ,  ilişiğini kesmek  // patlamak ,patlak vermek ,  2 kaçmak

break through

atılım yapmak, çıkmak , görünmek,  ilerleme kaydetmek , zorlukları aşmak

breakaway

kaçma, kaçış , kopma , ayrılma, firar , çekilme

breakneck

aşırı ,tehlikeli  , çok hızlı ,  büyük (bir hız)

breakthrough

atılım , yenilik , büyük buluş , dönüm noktası , ilerleme

breakwater

dalgakıran , mendirek ,

breast

 meme , göğüs 2 göğüs  germek , karşılamak

breed

doğurmak 2 nesil , cins  , soy

breeze

hafif  rüzgar , meltem ,  esinti ,

brevity  (kökü brief)

kısalık , özlülük ,  özlük

brew

demlemek , mayalamak ,  bira yapmak  , kötü bişey tertiplemek

bribe

rüşvet (vermek)

bricklayer

tuğla örücü , duvarcı

bridal dress

gelinlik

bride //  bridegroom  // groom

gelin //  damat , güvey ,  // seyis ,  damat ,  giyinmek ,  tımar etmek ,  yetiştirmek

bridesmaid

nedime , geline eşlik eden kız

briefcase

evrak çantası , çanta

brigade

liva, tugay, ekip  , takım ,

brimful  // brim

tepeleme (dolu) , silme  (dolu)  , ağzına kadar,  tıklım tıklım // kenar , ağız ,  2 tepeleme dolu olmak

bring down

düşürmek , indirmek , azaltmak

Brink

kenar , uçurum , eşik  , kenar, kıyı

brisk  // briskly

canlan(dır)mak ,  hareketlendirmek , çevik , faal , // istenilen hızda , çabuk,  hareketli

broadly

açık olarak , belli, 2 enli ,  geniş ,  en sonunda ,  kapsamlı biçimde

broil  // boil

ızgara yapmak , pişirmek ,  kavurmak // haşlamak , kaynatmak ,  çıban ,  fokurdamak

broker // broke (break v2 )

komisyoncu , banker, borsacı // parasız, züğürt,  meteliksiz , yolsuz

brood

kuluçka, damızlık,  civcivler ,  yavru , kuluçkaya yatmak , 2  derin derin düşünmek

brook

dere ,çay ,  ırmak ,

broom

süpürge , çalı süpürgesi

bruise

bere , berelemek, yaralamak,  morartmak ,  çürütmek,

brunch

sabah-  öğle yemeği , kuşluk yemeği , branç

brutal //  brute // brutality

vahşi ,  gaddar , acımasız , // canavar ,  kaba kimse , hayvan , // vahşilik, gaddarlık ,

buckle

toka , tokalamak , toka  ile bağlamak , iliştirmek 2 bükmek , boyun eğmek , 

budge // bulge // bulk // bundle =bunch

kımıldamak , hareket etmek , // , tümsek , çıkıntı //  büyü(t)mek 2 hacim , yük ,boy // demet(lemek)

buffer // buff

tampon ,  korumak , amortisör ,  geçici bellek ,  arabellek ,  dengeç // perdahlamak ,  2 meşin

build up

kuvvetlendirmek , geliştirmek , kurmak , artırmak , güçlendirmek

bulb

ampül 2 tüp 3 çiçek soğanı , lale soğanı , hazne ,

bulimia

doymazlık  , aşırı yeme sendromu ,

bulky

iri yarı , hantal ,  cüsseli ,  kocaman ,  hacimli ,

bullet train // bullet / bulletin  // bullet proof

hızlı tren  // kurşun, mermi , 2 madde işareti // bildiri , bülten  // kurşun geçirmez

bullheaded

inatçı , dik kafalı

bully

kabadayı , zorba, 2 hücum ,  dayı ,  dayılanmak , 3 aferin, harika ,

bumpy // bumper = buffer

tümsekli, bozuk ,  sarsıntılı ,  arızalı ,  engebeli , inişli çıkışlı ,  yumru yumru  // tampon

bunch

demet , salkım , toplamak ,  demet yapmak , derlemek , toplamak ,  bağlam , çete ,

bundle

demet  (yapmak ) ,  paket yapmak ,  sarmak ,  sepetlemek ,  bohçalamak , çıkın,  yığın

bunny

tavşan, tavşancık

buoyant

neşeli , saygısız , batmaz , hareketli

burden

sırtına  yüklemek,  yük yüklemek , sıkıntı çekmek , yük ,  ağırlık, sıkıntı

bureau  (bürokrasinin kökü)

büro, yazıhane, acente ,

burial // bury

 gömme , defin , toprağa verme , ölü gömme , // gömmek , defin yapmak ,  defnetmek

burrow

Çukur , tavşan yuvası

Burst

İleri atılma , patlama , kırılma , dolup taşma

bustle

koşuşturma , telaş ,  koşuşturmak , telaş etmek  , hurgür  sıkış tıkış... Keşmekeş

bustle // burst

telaş etmek , koşuşturmak , acele etmek ,  acele , telaş  // patlamak , patlak ,  fırlamak

bustling (kökü bustle) // bust

canlı , telaşlı , hareketli , hararetli // bozulmak, iflas etmek , 2 tutuklamak, 3 göğüs, baş heykeli

but for

sayesinde ,  olmasaydı  ör : but for her help  Something  bad  would  happen.

butterfingered

sakar ,  beceriksiz

buzz

uğuldamak , vızıldamak , vızıltı , telefon etmek , vızlamak

by the same token

aynı sebeple , aynı  nedenle ,  ilaveten , bir de

by-election

ara seçim , kısmi seçim

bygone

geçmiş , eski ,  antika ,  olan oldu

bylaw

iç tüzük , ek madde ,  talimatname

by-product  = byproduct

yan ürün ,  ikincil ürün ,  ara ürün , yan ürün ,

bystander

seyirci , görgü tanığı , üçüncü kişi ,

cabinet

kabine , dolap , kabin , pano ,  çekmeceli dolap ,  küçük oda

calamity

bela, facia , musibet ,  afet , felaket

calcification  ( fiil hali calcify)

taşlaşma, taşlaştırma ,  kireçlendirme

calcified

kireçlenmiş

calf

buzağı, dana

caliber

kalibre , çap , 2  yetenek ,  kapasite ,  3 ölçüleme , seviye ,  4  ayarlamak , kalibre etmek

caliph  // caliphate

halife  // hilafet

call back

yalanlamak , dönmek ,  geri çağırmak ,  geri aramak

call for

talep etmek , istemek , gerek(tir)mek ,  gönderilmesini istemek

call of

iptal etmek, geçersiz kılmak,

call off

iptal etmek , sonlandırmak 

callous

nasır tutmak , hissizleştirmek 2 nasır tutmuş, hissiz, vicdansız

Campaign trail

seçim kampanyası gezisi

candid // candidate

içten, candan, samimi , // aday , namzet , talip

candied

şekerle kaplı, şekerli ,

candlestick

şamdan, mumluk

candor, candour

açık yüreklilik, fikrini söyleme

canned

konserve, konserve yapılmış

cannon  /canon

karambol yapmak , bombardıman yapmak ,  top  mil ,  /  kanun , nizam , kriter

canvas //  canvass

tuval , branda , tente // oy toplamak , propoganda yapmak ,  görüşmek

canvass

reklam yapmak, propoganda yapmak , oy toplamak ,  gözden geçirmek ,  görüşmek,

capacious

 (isim ) büyüklük, 2 (sıfat ) büyük , ferah,  geniş ,  içi çok şey alan

cape

pelerin 2 burun ( coğrafi terim )

capillary

kılcal damar , kapiler , 

capitulate

teslim olmak,  anlaşmak ,  silahları bırakmak ,  taviz vermek ,  teslim olmak

capsize

alabora olmak ,hasar almak , devrilmek , ters dönmek

captivate // captive

cezbetmek , çekmek , büyülemek  // esir , tutsak

caravan

konvoy , kervan ,  kafile 2 karavanla gezmek ,  karavan

Carcass

Leş , ceset , hayvan gövdesi

cardboard

karton , mukavva ,  kalın karton 2 yapay ,  sahte ,

cardinal

başpapaz 2 önemli ,  ana  , esas

carefree

kaygısız , üzüntüsüz,  karnı geniş,  tasasız ,  kayıtsız , kalender ,

caress

okşamak, sevmek, okşama , sevme

Caries

Diş çürüğü, kemik çürümesi

Caring

şefkatli , kibar , insancıl

carnage

kan dökme, katliam ,kıyım ,

carnivorous

etobur , etçil

carotid

şah damarı

carryover

önceki dönemden kalan ,  eski tarihli , nakil , devir ,  aktarma , hasılat bakiyesi

cart

at arabası ile taşımak ,  araba ile götürmek , el arabası , alışveriş  arabası

cartography

kartoğrafya , haritacılık

carve

oymak , kesmek

carving

oyma ,oymacılık

cascade

basamaklandırmak , kademelendirmek ,  çağlayan , küçük şelale , ardışık , kademeli

Casket

Tabut ,sandık

cast aside

bir kenara  atmak , dikkate almamak

cast the ballot

oy  atmak

caste

kast , sınıf ,  sosyal sınıf, kademe ,  servet,

casually

tesadüfen  ,gündelik , üstünkörü , sıradan  , ranstlantısal olarak

casualty / casually // causality // casual

kazazede , yaralı // tesadüfen , //  nedensellik // gündelik  , gündelikçi (işçi ) , sıradan

casualty // causality

kazazede ,yaralı ,  kaza ,yaralı ,ölü , şehit  // nedensellik , neden sonuç ilişkisi

catalyst

katalizör , hızlandırıcı

catastrophe

afet, facia , yıkım , 2 sonuç ,

catch on to

anlamak , farkına varmak ,  kavramak

catch up with

yetişmek , arayı kapatmak , yakalamak

cater

yiyecek içecek sağlamak , temin etmek , hitap etmek ,

cattle

sığır, sığırlar , mal ,  büyükbaş , öküz

caucasus

kafkasya

causal

nedeni olan ,  nedensel ,  sebebe ait ,  sebebi olan ,

cavalry

süvari , atlı asker sınıfı ,

Cease

Durdurmak , kesmek , son vermek , bitirmek

cede // ceding

vazgeçmek , teslim etmek , vermek ,  devretmek , bırakmak  // teslim etme , teslim

celebrated  = celebrity = renowned

ünlü , meşhur

celerity

hız, sürat , çabukluk , dalga hızı ,

celestial

göksel , semavi , 2 kutsal, ilahi , 3 Çine  ait , çinli

celibate

bekar ( dini açıdan evlenmemesi gereken) , dini nedenlerle evlenemeyen

cellulal

hücresel, hücreli ,  gözeli ,  gözenekli ,

cement

çimento , çimentolamak

cemetery

mezarlık  , kabristan ,  şehitlik

censor

sansür , sansürlemek ,  denetçi , sansürcü ,  eleştirici

censure 

kınama , eleştri , tenkit ,  suçlama ,  kınamak, suçlamak ,eleştirmek

censure // censor

kınama(k) , eleştirme(k),azar, tenkit, tekdir, tektir etmek , // sansür(lemek), sansürcü

censure // censor // sensor

kınama(k) , tekdir , azar(lamak)// sansür (lemek) , sansürcü // semsör , alıcı , duyaç

census

nüfus sayımı ,  sayım ,

centrist

Ortacı ılımlı , arabulucu

cerebral

beyinle ilgili , beyinsel , kafa yoran ,

certify //certificate // certain

tasdiklemek , onaylamak , belgelendirmek , // sertifika , belge , diploma  belgelendirmek // kesin (lik)

certitude ( certain den geliyor )

kesinlik , katiyet , emniyet,  kuşkusuzluk

cessation

Kesilme , durma , ara

chair

sandalye, koltuk , 2 makamına geçmek,  başkanlık etmek ,  yetki vermek ,  yönetmek

challenge 

meydan okuma(k) , itiraz , kimlik sorma(k) ,  bağışıklık , dürtü , havlamaya başlama (k)

chamber

oda, hazne , oda vermek ,  lonca , özel oda , komisyon ,  boşluk , mahkeme

champion

şampiyon 2  tarafını tutmak, savunmak , müdafa etmek ,  desteklemek

chancellor

bakan, rektör , şansöye

chancy

riskli ,  kesin olmayan , şüpheli

chant

ilahi , şarkı söylemek , tezahürat yapmak

Charge with

suçlamak , itham etmek , üstüne atmak

charitable

hayırsever , yardımsever ,  iyiliksever ,  merhametli , eli açık ,

charlatan

dolandırıcı, şarlatan , 

chart

çizelge (lemek),  tablo(laştırmak),  haritaya almak ,  kaydetmek , plan yapmak

Charter

Kontrat, kiralama , ruhsat

chasm

dar  boğaz ,  gedik ,  derin yarık , uçurum ,

chastise // chastity

azarlamak, sopa çekmek,  adam etmek,  eleştirmek ,  dövmek, // namus , iffet , ırz , bekaret

check it out

şuna baksana , 2  göz at ,  şuna bir bak ,  kontrol et ,

check with

danışmak ( birine ) ,  izin almak ( birinden ) ,

checkered

damalı , ekoseli , kabartılı desenli ,

checkout

ödeme yeri , kasa , ayrılma yeri , çıkış ,

cheeky

arsız , yüzsüz , yalaka , küstah

cheery

neşeli , keyifli , neşeyle , neşe saçan , güler yüzlü , şen , handan ,

Cherish // cherished

Sevmek , aziz tutmak , değer vermek , başüstünde tutmak  //sevgiyle anılan, el üstünde tutulan

chieftain

lider , başkan , kabile şefi

chili // chilly

kırmızı biber, acı biber , acı afrika biberi  //serin ,soğuk , üşütücü , 

chime

ahenkle çalmak ,  çan çalmak ,  uymak , melodi

choir  // chorus

 koro  , kilise korosu //  koro , topluca söylemek ,  2 nakarat

chord  // cord

çalgı teli ,  tel  2 his ,  duygu  3 kiriş // kordon , ip , tel , sicim , bağlamak

chroma

renk parlaklığı ,  renk doygunluğu , renk koyuluğu , renk

Chubby

Tombul, dolgun , ablak , hantal

chuckle

kıkırdamak , kendi kendine gülmek , kahkaha

Chunk

İri parça , külçe

circuit / circulatory (fiil hali circulate )

çevrim , devre , devretmek , dolaşmak , tur atmak , turne , sefer ,  // dolaşımla ilgili ,  dolaşımsal

circumcise

sünnet etmek

circumference

çevre, muhit, /daire çevresi/muhiti. çevrel uzunluk, çember uzunluğu.

circumnavigate

gemiyle etrafını dolaşmak , denizden etrafını dolaşmak

circumstance

Durum koşul şart vaziyet ayrıntı olay ,tören

circumvent

bozmak , tekerine  çomak sokmak ,  önlemek ,  etrafına sarmak

circutry

devre sistemi , devre parçaları ,

cirrhosis

siroz,  karaciğer büyümesi

citadel

hisar

Cite

Belirtmek , aktarmak , söylemek , anımsatmak , çağırmak

civic

kentsel , şehirle ilgili

civil  war

iç savaş

civil engineering

inşaat  mühendisliği

civil servant

memur , kamu personeli ,  devlet memuru

clad

kılıflamak , metal ile kaplamak ,  kaplamak

claimant  (kökü claim )

davacı , iddia sahibi ,  alacaklı , talip  , hak talep eden kimse

clammy

yaş, nemli  ve soğuk  , yapış yapış , yapışkan , rutubetli ,

clamor  ( clamour)

feryat,  yaygara,  bağırıp çağırmak, yaygara etmek

clamp  // clench

kenetlemek, mengene , kıskaç , germek , mandal  // yakalamak , sıkma(k) , kavrama(k) , perçinleme(k)

clank

şakırdamak ,  dangırdamak , şıngırdamak

clap // clasp

alkışlamak ,  el çırpmak , şaplak , gümbürtü , alkış , patlama // toka , kopçalamak ,  kenetlemek 

clarity  ( clear ile aynı kök )

berraklık , açıklık ,  duruluk , belirginlik ,  netlik

clash

çarpışma(k) ,  gürültü yapmak ,  uyuşmamak ,  çakışmak , ayrılmak ,  toslama , ayrılık

clause

1  cümlecik , cümle 2 madde  fıkra  bent  , koşul ,  şart , anlaşma

claw

pençe

clay

kil , balçık , toprak

cleanse

arındırmak , tedavi etmek , iyileştirmek ,

cleave  // cloven

yarılmak , yapışmak , ikiye ayırmak , bölünmek ,  // çatlak , yarılmış ,  yarık

clergy //clerk

ruhban , rahip , rahipler sınıfı , ruhban sınıfı // katip , yazman ,tezgahtar ,<--  +  fiil hali

clerk

katip , tezgahtar,  yazman(lık etmek)

cliche

klişe , basmakalıp söz ,  2 şablon

climactic // climatic

zirve ile ilgili , en önemli(can alıcı )  nokta ile ilgili , // iklimsel , iklimle alakalı

climax

doruk , doruk noktası , zirveye ulaşmak

cling = clutch

tutunmak , sarılmak , yapışmak , yakınında olmak ,  tırmanmak ,

clink

şakırdamak , takırdamak , tınlamak

clique

komite , grup ,  hizip ,  takım ,  klik

cloak

pelerin , palto , yelek , örtbas etmek,  saklamak, gizlemek, örtmek

cloakroom

vestiyer, gardırop , tuvalet ,

clog

pıhtılaşmak, tıkamak ,  doldurmak ,  , ket ,kütük , köstek ,  2 terlik , takunya

closing remarks

kapanış konuşması/sözleri

cloth/ clothe

kumaş , bez ,  örtü , 2 rahiplik ,  // giydirmek , örtmek ,  kaplamak , sarmak

cluster

küme , salkım , toplamak ,  kümelemek , demetlemek ,  topuk ,  dizi , demet

Clutch

debriyaj , kavrama , pençe ,güç, yakalama , kontrol , atılma , kavramak , yakalamak

clutter ( sıfat hali cluttered)

karışıklık, darmadağınık ,  koşuşmak, karıştırmak ,  dağıtmak 2 yığmak , yığın , gürültü

coach

otobüs , taşımak ,  koçluk yapmak , hazırlamak ,  antrenman yapmak  , eğitmek ,

coarse

bayağı , kaba, saba,  kalın , terbiyesiz , adi , hoyrat , iri

Coast

Sahil , sahil boyunca gitmek , yokuş aşağı gitmek

coating

kaplama , kaplanma , örtü ,  sıva

coconut

hindistancevizi

 

 













Yorumlar

Yorum Gönder

Popular Posts

soru kökleri full..

8. sınıf 8. ünite chores kelime listesi mastermind